Kılıçdaroğlu: İftiracının canı cehenneme
Millet İttifakı Başkan Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Biz her türlü suçlamaya maruz kalıyoruz. Biz devleti yönetmiyoruz. Efendim, ‘Kılıçdaroğlu Kandil’le görüşüyor, görüşüyor’ diyor. Bunu diyeni insan olarak kabul etmiyorum devlet yönetiyorsunuz bu devlette MİT diye bir kurum var ben kandil ile görüşüyorsam pkk ile görüşüyorsam siz üreteceksiniz Bunun delili olarak elime kelepçe takacak ve mahkemeye atacaksınız.”Eğer bir terör örgütü ile temasa geçtiysem, bir teröristle yan yana konuştuysam Allah belamı versin. Aksi takdirde bu iftirayı yapanın Allah belasını versin nokta. Başka ne diyebilirim. İnsanda biraz ahlak vardır” dedi. Kılıçdaroğlu, “İmralı ile mutlaka aralıklarla görüşüyorlar.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu akşam Fox TV’de gazeteciler Doğan Şentürk, İlker Karagöz, Tülay Ünal Öçten ve Engin Yılmaz’ın konuğu oldu ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar şöyle:
“HALKIN GERÇEKLERİ ÖĞRENMESİNDEN KORKUYORLAR, GERÇEKLERİN YÜZÜNDEN KORKUYORLAR: (‘Kademeli emekliliği ve kredi kartı borcu faizini sileceğiz’ söylemiyle sorulan soruya ve BTK’nın bu konuyla ilgili gönderilen SMS’leri engellemesine) Devlet dediğiniz kurum farklı, taraf farklı. Devleti parti devletine dönüştürdüler. Onları rahatsız edecek bir şey varsa normalde seçime gideriz, Yüksek Seçim Kurulu var. Yüksek Seçim Kurulu karar alıyor, gereğini yapıyor, itiraz etmiyoruz. Ancak YSK tamamen devre dışı değil ve BTK Başkanı’nın kendi felsefesi gibi ‘Bunu yasaklıyorum’… Yasak getiriyorsa doğru değil. Demokrasiye ve kurallara aykırıdır. Eserin Türkçesi; korkarlar, halkın gerçeği öğrenmesinden korkarlar, gerçeklerle yüzleşmekten korkarlar.
KORKUYORLAR VE KORKACAKLAR: Evet yaptım, bir anlaşma yaptılar. 8 Eylül 1999 tarihine kadar emeklilik başvurusunda bulunursanız yararlanırsınız. Bir gün sonra, yani 8 Eylül’de değil de 9 Eylül’de sigortalı olsaydınız, emekli olmanız 17 yıl sürerdi. Bu adalet mi? Bunu düzelteceğimi söyledim. Yanlış bir şey mi söyledim? Hayır. Söylediklerim yanlış. Tarihler gerçektir. Bir geçiş dönemi olmalıydı. Bir geçiş dönemi belirlemediler. Ben de taahhütte bulundum. Ben gelirsem geçiş dönemi yapacağım, geçiş dönemine göre insanlar emekli olacak. Korkuyorlar ve korkacaklar.
YAPILAN BİR DÜZENLEME HAKSIZ, ADALETSİZDİR. 17 YAŞINDAKİ KİŞİ BİR GÜNDEN İTİBAREN EMEKLİ OLAMAZ: Buradan tüm çalışanlara seslenmek istiyorum. Oy sandığına gidin. Hakkınızı arıyorsanız ve bu hakkın size verilmesini gerçekten istiyorsanız oy vereceksiniz, oyunuzu Millet İttifakı lehine kullanacaksınız. Hayır, ‘Hayır, 17 yıl veya 20 yıl bekleyebilirim. ‘Ne olursa olsun gidip Cumhur İttifakı’na oy vereceğim’ diyorsanız, oyunu oraya verin. Ama sızlanma, ağlama. Toplumun dikkatini bir adaletsizliğe çektim. Bir düzenleme adaletsizdi, adaletsizdi. 17 yaşında bir kişi bir gün yüzünden geç emekli olamaz. Bunun makul bir geçiş döneminde dengelenmesi ve herkesin makul bir süre içinde emekli olması gerekiyor. Olması gereken buydu.
DEVLET KURUMLARINA AYAKLANMAK VE DEVLET KURUMLARINI YASAKLAMAKLA BİR ŞEYLER KAZANDIRACAĞINIZI MI SANIYORSUNUZ? Yasak, korkularından kaynaklanmaktadır. Biz konuşmazsak kimsenin bilmeyeceğini düşünüyorlar. Aslında emekli olmak isteyenlerin hepsi bunu biliyordu ama kimse bundan bahsetmiyordu. Kimse nasıl çözüleceğini söylemedi. Çok açık ve net konuştum. Korktular, yasak getirdiler. hangi çağda yaşıyoruz, neden korkuyorsunuz? Açıkça söyledim; Erdoğan korkmuyorsa, yüreği varsa önüme gelir, bunları bana sorar. BTK’dan ne bekliyorsunuz? Devletin kurumlarını ayaklandırıp, devlet kurumlarını yasaklamakla bir şey kazanacağınızı mı sanıyorsunuz? sen bana gel sen gel Bana soru sorarsan cevap veririm, Erdoğan gelip buraya oturacak. Siz veya diğer gazeteciler veya Erdoğan’ın seçtiği gazeteciler de gelsinler, hep birlikte soruyorlar, biz cevaplıyoruz. İnsanların gerçekleri bilmeye hakkı var.
BU TELEVİZYONLARI İZLEYENLER NE DEMEK İSTİYORLAR: (AKP’den İzmir Milletvekili Adayı Savcı Sayan’ın gönderdiği SMS’leri BTK’nın engelleyemediği sorusuna) Hükümetten yana oldukları için görmüyorlar. Engellemeye çalışıyorlar. Ne kadar engellemeye çalışırlarsa çalışsınlar, bu insanlara tüm gerçekleri anlatacağım. Kendi televizyonlarını da yasakladılar. Keşke beni de o programlara davet etseler. ‘Koşulsuz buraya dostum gel.’ AK Parti hükümetine takviye yapan çok kişi var, beni davet etsinler. Hadi gidelim, televizyonlarının başına geçelim, istedikleri soruyu sorsunlar. En azından o televizyonları izleyenler ne söyleyeceğimi bilmek istiyor. O gelsin, ben de oturayım, sorarlar. Ama cesaret edemiyorlar.
İKTİDARDAN ÇIKMAMAK İÇİN DEVLETİN TÜM KURUMLARINI ELİNDEN ALARAK: (İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Oy ve Ötesi’ni engelleme girişimiyle ilgili sorulan soruya) İktidarı bırakmamak için her yolu deniyorlar, devletin bütün kurumlarını devreye sokuyorlar. Devletin TRT’sinden BTK dediğimiz Bilgi Teknolojileri Kurumu’na kadar tüm kurumları kontrol altına aldılar. Başlarındaki kişiler liyakat sahibi kişiler değil, saraydan talimat alan kişilerdir. Bundan dolayı bu kişiler devleti çürüttüler, devletin sütunlarını aşındırdılar. Devlete olan saygıyı azalttılar. Yargıya güven azalmaya başladı. Parlamento bir şekilde işlevsiz hale getirildi. Bu devleti yeniden inşa etmeliyiz. Devletin kurumlarına saygınlık vermeliyiz. Bu kurumlar bir kişinin kurumu değil, 85 milyonun kurumu. Bu kurumlar bir kişinin değil, 85 milyonun hakkını istiyor. Bu kurumlar bir kişinin emriyle hareket etmezler ve etmemelidirler. Kanunlar var, kanunlar çerçevesinde adımlar atması ve gereğini yapması gerekiyor.
ŞİMDİ KİMSE SENİ KURTARAMAYACAK: Kaybedeceklerini bilirler, korkarlar. Gitmemek için devletin bütün kurumlarını kullanıyorlar. Takipçilerini başlarına getirdiler. Taraftarın kendini kurtaracağını sanıyorlar. Artık kimse seni kurtaramaz. Halka hesap vermek zorundasınız. Halkın içinde görünmelisin. Halk gerçeği bir şekilde bilecek. Bunu hayatından biliyor. Pazara gittiğinde gerçeklerle yüz yüze gelir. Aslında hayatın ne olduğunu görüyor. Oğlu işsiz, görüyor. Dışarıda peynirli ekmek için satılan ilaçları görür. Bu insanlar hayatın tüm acılarını yaşıyorlar. Bu nedenle bu insanlara gerçekleri söylemek gerekmektedir. Başka bir dünyayı anlatıyorlar, onlara farklı şeyler anlatıyorlar. Montaj videoları hazırlatıp izletiyorlar. Ama hayat çok farklı. İnsan eninde sonunda hayatın gerçekleriyle yüzleşecektir.
BUNUN PARLAMENTO İLE HİÇBİR ALGISI YOKTUR: (Meclis’te çoğunluğun vaatlerinin yerine getirilmesini nasıl etkileyeceği konusunda) Emekli olmak isteyenler için düzenlemenin yasal olması ve meclisten geçmesi gerekiyor. Kademeli ve adil bir düzenleme yaparsanız, 17 yılı bir gün yüzünden kaybetmiş bir sistemi değiştirip makul bir geçiş dönemi sağlarsanız, kim itiraz eder. Acaba bir AK Parti milletvekili ‘Hayır, ben buna itiraz ediyorum’ der mi? ’17 yaş mantıklı’ mı diyor? söyleme Akıl var, mantık var. İkincisi, bilmiyorlar, devleti bilmiyorlar, kanunları bilmiyorlar. Hatta Hazine bankalarla oturup konuşacak. Bankalar şu anda esas olarak çek alacaklarını bir şekilde varlık yönetim şirketlerine satmaktadır. Bariz indirimlerle kurullara göre satıyorlar. Varlık yönetim şirketi var, avukat ordusu var ve alacakları avukatlarıyla birlikte tahsil ediliyor. Bu tam bir anlaşma. Yani parlamentoyla alakası yok. Yani devleti yönetmeyi bilmiyorlar. Çıkardıkları yasaları bilmiyorlar.
DEVLET BÜTÇESİNİ SARSACAK BİR RAKAM DEĞİL. SON DERECE ZOR BİR NUMARA. SİLECEĞİM, VATANDAŞ RAHAT OLACAK: Bu çok kolay. Oturup davet edilecek bankaların genel müdürleri ve Hazine Müsteşarı orada olacak. ‘Vatandaş sana ne kadar çek borçlu’ diyecekler. ‘O kadar’ sayacaklar. ‘Bunun faizi ne kadar?’ ‘Bu kadar.’ “Varlık yönetimi şirketine ne kadara satıyordunuz?” “Bunu satıyorduk.” Onu bir hazine olarak alıyorum. Faizi siliyorum vatandaş rahat etsin. Ana parayı 36 taksitte geri alacağım.’ Bu çok kolay bir süreç. Siz Beşli Çete’nin borcunu temizlerken benden başka ses çıkaran var mı? Gang of Five’ın borcunu temizliyorsunuz. alacaklılar var. Dünyanın ilgisi var. Peki milyonlarca kişinin kredi kartı borcu var, ödeyemiyorlar; Evler, evler yıkılıyor, bunun farkındayım. Biliyorum. Birçok şikayet var. İlgilerini sileceğim. Bu kadar kolay. Rakam da çok büyük bir rakam değil. Devlet bütçesini sarsacak bir rakam değil. Son derece mütevazı bir rakam. Ben silerim vatandaş rahatlar.
‘BEN VARIM, HAYIR, EMEKLİLİK 15 BİN TL’YE KARŞIYIM’ Mİ DEMELİLER? (Sözlerinin meclisten geçmesi zor olur mu sorusuna) Ne diyecekler? ‘Hayır emekliye 15 bin TL verilmesine karşıyım’ mı diyecekler? Ne diyecek? Ona söyleyemez. Bunu nasıl söylersiniz, efendim? Baştan ‘Emekliye iki bayram ikramiye verilsin’ dediğimde ortalığı karıştırdılar. Ne yaptılar, sonra verdiler. Taban fiyattan bahsediyorum. Verilmiş. 22 yıldır devleti yönetiyorlar ama devletin ne olduğunun farkında değiller. Bütçe nedir, bütçe nasıl hazırlanır? Bürokrasiyi yok ettiler.
PARLAMENTO RED ETSİN, NASIL RED ETMİŞTİR: (Hükümetin kademeli emeklilik sözü için ‘meclis çoğunluğuna sahibiz’ açıklamasına ilişkin olarak) ‘Vermeyeceğiz’ diyor, vereceğiz. ‘Meclisten geçiremezsiniz’ diyor. Yazacağız, önergeyi hazırlayacağız, meclise sunacağız. Meclis reddetsin, nasıl reddediyor göreyim. Kaynağı ben bulacağım, o bulamayacak. Parayı ben bulacağım, o bulamayacak. Kurban Bayramı’nda hesabına 15 bin TL yatırılacak. Önce geleceğiz, tasarıyı hazırlayacağız. ‘Mecliste çoğunluğumuz var’ desin. Bu parayı emekliye vermeyeceğiz.’ Bir bakayım.
HER ŞEYİ MAKUL VE mantıklı bir arka plana yerleştirirseniz, kaynak bulmak mümkündür: (Kaynakların nasıl sağlanacağı sorusuna) Türkiye zengin bir ülke. Yeterli kaynaklara sahip bir ülke. Yeter ki bu kaynakları sağlıklı ve doğru kullanın. Ciddi birikim yapıp israfın önüne geçebilirseniz emekliye vereceğiniz 15 bin TL’den çok daha fazlasını biriktirmiş olursunuz. Ayrıca Türkiye şu anda çok zor durumda. Bunun farkındayım. Ama gerçekten çok iyi imkanlarla yurt dışından kredi almak mümkün. Örneğin beyin sarsıntısı için 5 yıl ödemesiz 20 yıl çok düşük faizle kredi veren kurumlar olduğunu biliyoruz. Çin’den bu konudaki ilk sözleşmeler de bize ulaştı. Her şeyi makul ve mantıklı bir temele oturtursanız kaynak bulmanız mümkün. yol bu; Ülkenizde can ve mal güvenliği olacaktır. Yani yabancı sermaye buraya gelirken ‘can ve mal güvenliğim var mı’ diyor. ‘Varsa gelirim, yoksa gelmem’ diyor. Biz demokrasiyi getirmeye kararlıyız. Kaynaklar Türkiye’ye de gelecek. Ama şunun altını çiziyorum; saf para. Uyuşturucu parası değil, saf para gelecek. Kredi olarak değil, gelip Türkiye’de yatırım yapacak. Türkiye’nin büyümesine ve gelişmesine katkı sağlayacaktır. İmkanlarımız var, imkanlarımız var. Herhangi bir alanı kullanabilirsiniz.
BANA GELİNCE ‘KAYNAĞI NEREDEN BULACAKSINIZ’: Size kaynakları nerede bulacağınızı söylüyorlar mı? Bana gelince, ‘Kaynağı nereden bulacaksınız’. Kaynak, keşke karşıma çıksalar da oturup konuşsak, yaptıkları savurganlığı anlatabilsem, kaynağı nasıl bulacağımı, paranın bu ülkeye nasıl geleceğini anlatabilsem. Bütün bunlar mümkün. Londra’ya gidişim, Londra’daki sermaye çevreleriyle konuşmam, Türkiye’nin temiz para kazanması, yatırım yapması…
KAYNAK YOK? HER ŞEYİ TÜKETTİK Mİ 🙁 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı ‘Körfez ülkelerinden para geliyor’ sorusuna neden ‘Kaynağı nereden bulacaksınız’ sorusunu soruyorlar? Kaynak yok? Hepsini tükettik mi? Hepsini aldılar, biliyorum. Kime verdiklerini çok iyi biliyorum. Gangs of Five’ı çok iyi bilirim. Yurtdışına nasıl götürdüklerini çok iyi biliyorum. O parayı Türkiye’ye getireceğim. Hiçbir devlet başka bir ülkenin soyulmasına ‘evet’ demedi. Hiçbir uluslararası mahkeme ‘Bir ülkeden çalınan parayı geri alamazsınız’ demedi. Bununla ilgili tüm çalışmaları yaptık. Rakamı verdim, 418 milyar dolar. Bu 22 yılda aldıkları para; Amerika’ya, Almanya’ya, Hollanda’ya, İngiltere’ye ne götürdüğünü biliyorum. ABD’de, Almanya’da, Hollanda’da, İngiltere’de tüm bu paraların hangi bankalarda olduğunu herkes biliyor. Bilmeyen sadece bizim insanımız.
‘PARAYI NEREDEN BULACAKSINIZ’ GERÇEKTE DEVLETİ İFLAS ETTİKLERİNİN ONAYLANMASIDIR. PARAYI BULACAĞIM: Trump’ın ‘Bakın beni kızdırmayın, varlıklarınızı ifşa edeceğim’ dediği şey. Yani Amerikalı bunu biliyor. Neden bilmiyoruz? Bu paranın tamamı Türkiye’ye gelecek. Kaçak para, büyük paralar. Bu paranın tamamı Türkiye’ye gelecek. Şimdi ‘kaynak yok’ diyorlarsa ‘paramız bitti’ demektir. Körfez ülkelerinden para gelecekti. Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten biri gidip para dilenmez, nokta. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı vermiş bir devlet başkanı başka bir ülkeye gidip para dilenmez. Hakaret ettiği adamın ayağına gidip kapısında beklemez. Bu ülkeye ‘Sana 3-5 kuruş verdim sadaka olarak harca’ derse kabul etmeyeceğiz. Bu ülkeyi kuranlar yumurta satarak şeker fabrikaları kurmuşlar. Bu ülkenin kurucuları ellerini açmadan Türkiye’yi demir ağlarla örttüler. Bu ülkeyi kuranlar yalvarmadan Kırıkkale’ye gidip entegre bir savunma sanayii kurdular. Bilmiyor muyuz? Hepsini biliyoruz. Ama parayı aldılar, yediler, yandaşlarına yedirdiler. Yurtdışına kaçırmışlar. Şimdi kapı kapı dolaşıp bana kim para verecek diye soruyorlar. O kadar paraya ihtiyacımız yok. Biz saygın bir devletiz, Milli Mücadele vermiş bir devletiz. Tüm mazlum ülkelere örnek olan bir devletiz. O Cumhuriyetin kurucuları bütün bunları yaptıktan sonra Osmanlı Devleti’nin borcunu son kuruşuna kadar ödediler. Kimseye el açmadılar. Neden yapmıyoruz, her türlü imkanımız var. ‘Parayı nereden bulacaksınız’ aslında devleti iflas ettirdiklerinin itirafıdır. parayı bulacağım.
BU KUTUYU NEDEN SATTIĞINIZ İÇİN: (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sonrası Körfez ülkelerine yapılan teşekkür turunu nasıl değerlendirdiği üzerine) Teşekkürün türü şu anlama gelir; Çok zor durumda kaldım, beni kurtardın. Sana geliyorum, beni kurtardığın için teşekkürler. Arkasındaki çıkarları biliyoruz. Bu ülkede davayı satan kişiye ne denir? Kaşıkçı olayını satan kişiye ne denir? AK Parti ve MHP’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum; Türkiye Cumhuriyeti’nde işlenen bir cinayetin burada sorgulanması, soruşturulması ve yargılanması varken neden bu davayı sattınız? Bu davanın satışı ne ölçüde Türkiye Cumhuriyeti lehine olmuştur? Bu davayı neden sattın? Hangi gerekçe ve mantıkla bu davayı sattınız? Kalktın, dünya kadar konuştun; çok değil, bir süre sonra kasayı alıp sattın. Kimse özür dilemesin ama Türkiye Cumhuriyeti satılık bir devlet mi? Bunu nasıl yaptın? Bunu söylediğimde çok konuşuyorlar. Bunu kim yapabilir?
HANGİ ÜLKE KENDİ ÜLKESİNDE İŞLENEN CİNAYET VAKASINI BAŞKA ÜLKEYE SATIYORDU: Bunu yapanlarda insan sevgisi, vatan sevgisi, vatan sevgisi yoktur. Bunu yapanlar tamamen kendi çıkarları için ve iktidarda kalmak için yapıyorlar. Bir erkek iktidarda kalmak için bunları yapmamalı. Bu ülkeye ihanettir. Hangi ülke ayağa kalkıp kendi ülkesinde işlenen bir cinayetin davasını başka bir ülkeye sattı? Bana söylesinler. Dünyanın hangi ülkesi yaptı? Para için değer. Vasiyetinizi para karşılığında sattığınız andan itibaren karşı tarafa teslim olmuş olursunuz. ‘İstikrar, beka sorunu’ diyorlar. Adam, ‘Bak beni kızdırma, mal varlığını ifşa edeceğim’ derse. Erdoğan bir şey diyor mu? Tek bir cümle bile kullanmıyor. Sorun ‘araştıramazsın’ demiyor mesela, ‘hiçbir şeyim yok’ demiyor. Bu, emperyal güçlerin sizi satın aldığı anlamına gelir. Yanlarına bile tıklayamazsınız. Temelde öyle. Ortalıkta bir kahraman olarak dolaşıyor. Ne kahraman. Mal varlığınızın hesabını veremiyorsanız fiilen bu ülkeye hizmet edemezsiniz.
İNSAN HAKLARINI YEMEK GÜNAH OLURSA, İNSANIN HAKLARINI YENENLERE OY VERMEK, O GÜNAHA ORTAK OLMAK DEMEKTİR: (Kurgu videolar, montaj görseller…) İnanan seçmenlere seslenmek istiyorum; Yemek yemek hakkı yemek yemek en büyük günah mı? En büyük günah. Yüce yaratıcı, ‘Bütün günahlarınla gelebilirsin ama bana kul hakkıyla gelme’ diyor. Kul hakkını yemek günahsa, kul hakkını yiyene oy vermek, o günaha ortak olmak değil midir? Ortaklık demektir. verme kardeşim Kul hakkını yiyene neden oy verirsiniz? Ve saf, ahlaklı insanlara oy verin. Bu yemek yeme hakkıdır, devleti soyma hakkıdır; 4 vatandaş elektrik düğmesine bastığında; Musluğu açtığınızda 5 çeşit vergi ödüyor. Bu para bir hizmet olarak iade edilmelidir. Vatandaşa hizmet olarak iade edilmeyip, birinin cebine konulmuşsa, kullanım hakkı değildir.
BAŞKAN ADAYLARI, TANRI AŞKINA YERLEŞTİRME GÖRSELLERİNE GÜVENEBİLİR Mİ: Meclislere gelince. Bürokratik hayatım da dahil olmak üzere hayatımda gördüğüm en kirli seçimleri yaşıyoruz. Gündem tamamen montaj görseller üzerine kurulu. İftira üzerine işlenen şeyler, iftira. Allah aşkına saçmalamak günah değil mi? Montaj yaparsın, sesleri taklit edersin, manzaralar getirirsin ve kendi halkına, vatandaşlarına bununla övünürsün. Sahte görüntü yapan adama dolandırıcı denir. Dürüst olmayan bir adam cumhurbaşkanı olabilir mi? Şimdi herkes elini vicdanına koysun ve düşünsün. Uygun bir imajınız var mı? Evet var. ‘Evet, bunlar sahte’ dedi mi? Evet dedi, ‘Meclis’ mi dedi? Evet dedi. İtiraf etti mi? Evet yaptı. Montaj görüntülerine sığınır mı cumhurbaşkanı adayı Allah aşkına. Bunu yapan kişiye dolandırıcı denir. Allah aşkına dolandırıcıdan başkan mı olur? Nasıl bu kadar iftira ve saçmalık? Ülkenin bu kadar derdi varken bu ne saçmalık, bu iftira Allah aşkına? Onun için vatandaşa söylüyorum; Abi sen sandığa gideceksen elini vicdanına koy o kadar ileri git. Allah’tan kork. Bu kadar saçmalık, iftira mı? Bu hangi din?
EĞER BİR TERÖR ÖRGÜTÜYLE TEMAS OLURSAM, BİR TERÖRİSTLE BULUŞARAK GÖRÜŞÜRSEM, ALLAH BENİ SİZE VERİR: Onlarla oturup konuşan o. Bize karalayan, onlarla 24 saat konuşan o. Her türlü suçlamayla karşı karşıyayız. Devleti biz yönetmiyoruz. Efendim, ‘Kılıçdaroğlu Kandil’le görüşüyor, görüşüyor’ diyor. Bunu diyeni insan olarak kabul etmiyorum. Kardeşim sen bir devlet yönetiyorsun. Bu eyalette Milli İstihbarat Teşkilatı diye bir kurum var. Kandil ile görüşüyorsam, PKK ile görüşüyorsam buna dair deliller ortaya çıkaracak, elime kelepçe takacak, mahkemeye atacaksınız. Öyleyse neden iftira atıyorsun? Neye dayanarak iftira atıyorsun? Bir terör örgütüyle temasa geçtiysem, bir teröristle yan yana konuştuysam, Allah belamı versin. Aksi halde bu iftiracının Allah belasını versin. Başka ne söylemeliyim? İnsanlarda bazı ahlaklar vardır. Konuşuyorlardı. Onları kim konuşturuyor? Kandil’de halkı kim konuşturuyor? Kandil halkının konuşması benim lehime mi yoksa onun lehine mi? Akıl var, mantık var. onun lehine. Çünkü konuşan O’dur, konuşan da O’dur. Aklı başında her insan bunu bilir.
DEVLETTE SALİH MÜSLÜM’DEN KİMİN KONUŞTUĞUNU DA BİLİYORUM. UYGUN OLURSA ADINI AÇIKLAYACAĞIM: Kandil’in anahtarı aslında cebinde. Salih Müslim’i terörist ilan ettiler değil mi? İşte onu üç dört kez Türkiye’ye davet eden o, kırmızı halıları seren o. davet ettim mi O yaptı. O konuştu. Terörle mücadele böyle olmaz. YPG’nin kurucularından biriydi. Kırmızı halıları serdiler. Şimdi konuştu. Devlette Salih Müslim’i kimlerin konuşturduğunu da biliyorum. Uygun olursa ismini açıklarım. Biliyorum. Devletin en hassas kurumlarında görev yapan ve devlet için değil Saray için çalışanlar konuşturuyor. Bunları biliyoruz. Orada unsurları var, onları konuşturuyorlar. Bunu da biliyoruz. Devletin hassas kurumu derken Tapu İdaresi değil sanırım.
‘HER ŞEYİ ARAŞTIRMAYACAĞIZ VE kovuşturma yapmayacağız, YOLSUZLUK’ YASASINI ÇIKAN BİR PARTİYE NASIL OY VERİRSİNİZ: Devlette yolsuzluk var. Her kurumda yolsuzluk var. Yargı ve meclisteki yolsuzluk nereye yayılıyor? Az önce söyledim, 2 milyon dolar rüşvet alıyor, milletvekili olarak geliyor meclise. Tanrı aşkına. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden ‘Tasarruf Mevduatı Fonu’nda hırsızlık yapabilir, yolsuzluk yapabilirsiniz. Yolsuzluk ve hırsızlık suçlarına karşı kovuşturma ve soruşturma yapılamayacağı kanunu çıkarıldı. Yani gidip rastgele bir iş adamının fabrikasına çarpabilirsin. Yasa meclisten geçti. Şimdi tekrar dindar kardeşlerime seslenmek istiyorum; ‘Hırsızlık ve yolsuzluk yapanlar hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmaz’ diye yasa çıkaran bir partiye nasıl oy verirsiniz? Bunu bütçe konuşmasında da söyledim. AK Parti milletvekillerine dönerek ‘Çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız?’ Bunu ilkokula giden çocuğunuza anlatın, ilkokula giden çocuğunuz ‘Babam yaptı’ derse, yemin ederim milletvekilliğinden istifa ederim. Devleti resmen soymuşlar.
KÜÇÜK ADAM İFTİRALARINI KABUL EDER VE Milletin Huzuruna Çıkar: Hayatımda böyle bir lider görmedim. Böyle saçma sapan şeyler söyleyen ve gittiği her yerde tekrarlayan bir insan görmedim. Hiç görmedim. Ben böyle bir İslam anlayışına rastlamadım. Hiç de bile. Bunlar nasıl Müslüman? Ne kadar sadıklar? Şeytanın aklına gelmeyenler, vallahi bunlar geliyor insanın aklına. Bunların islamla alakası yok. Bir insana iftira atamazsınız. Kelimeleri konuşamazsın. Eleştirebilirsiniz, teşekkürler. Saçın böyle, kaşın böyle, gözün böyle, yürüyüşün böyle, cümleni böyle kuruyorsun… Bunu anlıyorum. Ama iftira mı atıldı, iftira mı edildi? İftiracı, iftirasını kabul eder ve milletin huzuruna çıkar. Yani tezgah olduğunu söylüyor.
BİR KAMU GÖREVLİSİNİN İFŞA ETMESİ GERÇEK DEĞİLDİR: (Hükümetin İmralı ile görüşmesine ilişkin soruya) Bunları desteklemek için mutlaka pazarlık yapılır, gizli görüşmeler yapılır. İsmini açıklasam doğru olmaz… İmralı ile de görüşüyorlar aralıklarla. Görüşmelerin amacı; Kendilerine takviye vermek için ikna türleri vardır. Bunu da biliyoruz. Açıklamak doğru değil. Bir kamu görevlisini açıklamak yanlış olmaz.
BİR GÜÇ PARTİSİ BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜ NASIL ELİNDE TUTABİLİR: İktidar partisi yardım umuyor. Bir iktidar partisi bir terör örgütünden nasıl yardım umabilir? Nasıl umursayabilirdi? Düşünülemez… Rahmetli Ecevit terörü bitirmişti. Bunu çok iyi biliyoruz. Buna herkes şahit oldu. Terörden yardım istediğiniz anda terör sorununu çözemezsiniz. Devletle terör örgütüyle uğraşırsanız bu sorunu çözemezsiniz. Baştan söyledim. ‘Bu sorunun çözüm adresi TBMM’dir’ dedi. Çünkü devleti yönetmeyi bilmiyorlardı. Ama ben 27 buçuk yıl devlette çalışmış biri olarak sorunun çözüm adresini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni gösterdim. Sonunda geldiler, ‘Evet haklısın’. Yeter geçen zaman, geçen kayıplar, şehitler… Ne oldu o şehitler? Neden bu kadar ağır bir bedel ödendi? Devlet böyle mi yönetiliyordu? Hem bölgemizde hem de Ortadoğu’da terörün kökü kazınmalıdır. Ortadoğu ülkeleriyle işbirliği şart. Terörü besleyen unsurlar var. Teröre silah ve mali destek verenler var. Bu eki verenler bize dost gibi görünen birçok ülke. Bunları da biliyoruz. Aslında devlet biliyor. Bu sorunu çözmek için siyasi irade gerekiyor. Siyasi irade yok. Siyasi irade terörü de kullanır.”